Takım tezgahları sektöründeki uluslararası teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek Türk sanayisinin gelişimine katkı sunmayı hedefleyen GNC Makina, Japonya’da düzenlenen JIMTOF 2024 Fuarı’na ziyaretçi olarak katıldı. 

Bu ziyaret sırasında Japonya’nın sektördeki dinamiklerini yakından gözlemleyen GNC Makina Genel Müdürü Gökhan Yıldız konuya dair önemli değerlendirmelerini kaleme aldı.

Günümüzde hızla değişen demografik yapı, birçok ülkenin işgücü planlamalarını yeniden gözden geçirmesini zorunlu hale getiriyor. Özellikle yaşlanan nüfus ve düşük doğum oranları, işgücü açığı konusunda ciddi riskleri beraberinde getiriyor. Japonya’da 2030 yılına kadar toplamda 6,4 milyon kişilik bir işgücü açığı öngörülüyor. Bu eksikliğin en fazla hissedileceği sektörlerin başında üretim sektörü geliyor ve bu sektörde 380 bin işçi açığı bekleniyor. Japonya örneği, küresel çapta işgücü açığının gelecekte daha ciddi sonuçlar doğurabileceğine işaret ederken, Türkiye için de dikkat çekici dersler sunuyor.

Japonya’da İş Gücü Açığı Sorunu ve Ekonomik Etkileri

Japonya, yıllardır düşük doğum oranları ve yaşlanan nüfusla mücadele eden bir ülke. 2030 projeksiyonlarına göre Japonya’nın işgücü talebi 7,073 milyon kişiye ulaşırken, arz yalnızca 6,429 milyon kişide kalacak. Bu durum, Japonya’nın yalnızca üretim değil, sigorta, finans, tarım ve kamu gibi alanlarda da ciddi işgücü sıkıntılarıyla karşılaşabileceğini gösteriyor. Özellikle üretim sektöründeki işgücü açığı, Japonya’nın küresel ekonomik rekabet gücünü zayıflatma potansiyeli taşıyor. Üretim sektörü, Japonya’nın ihracat odaklı ekonomik modelinde hayati bir role sahip olduğundan, bu sektörün işgücü eksikliği yalnızca yerel ekonomiyi değil, dünya ekonomisini de etkileme potansiyeline sahip.

Japonya, otomasyon ve yapay zeka gibi teknolojik çözümleri işgücü açığını kapatmak için seferber ederken, bu çözümlerin uzun vadede yeterli olup olmayacağı hala belirsiz. Japon hükümeti, işgücü göçüne ve dijital dönüşüme daha fazla yatırım yaparak bu açığı kapatmaya çalışsa da sorun yalnızca teknolojik gelişmelerle çözülemeyebilir.

Türkiye’de İş Gücü Durumu ve Gelecekteki İhtiyaçlar

Türkiye, demografik olarak daha genç bir nüfusa sahip olması nedeniyle Japonya gibi ciddi bir yaşlanan nüfus sorunu yaşamıyor. Ancak Türkiye’nin işgücü piyasası da kendi içinde bazı önemli zorluklarla karşı karşıya. 

Özellikle sanayi ve teknoloji alanlarında kalifiye eleman bulmak zorlaşırken, genç işsizlik oranı halen yüksek seviyelerde seyrediyor. Türkiye, her yıl üniversitelerden mezun olan binlerce genci işgücü piyasasına kazandırırken, aynı zamanda sanayi ve teknoloji alanındaki kalifiye işgücüne olan ihtiyacını karşılamakta zorlanıyor.

Gelişen sanayi ve üretim sektörleri, nitelikli işgücü gereksinimini artırıyor. Özellikle savunma sanayi, otomotiv, bilişim ve enerji sektörlerinde kalifiye işgücüne duyulan ihtiyaç giderek artıyor. Ancak genç işsizlik oranı göz önüne alındığında, Türkiye’nin nitelikli işgücü eğitimine ve mesleki beceri kazandırmaya yönelik stratejik bir politika geliştirmesi gerekiyor. Yalnızca işgücü arzının artırılması değil, aynı zamanda işgücü niteliklerinin geliştirilmesi de öncelikli hale gelmiş durumda.

Japonya ve Türkiye İçin Ortak Çözüm Önerileri

Her iki ülke de işgücü açığını kapatmak için çeşitli stratejiler geliştirmeli. Japonya, dijitalleşme ve robotik teknolojilerle açığı kapatmaya çalışırken, Türkiye’nin genç nüfus avantajını işgücünün niteliklerini artırmak için kullanması büyük önem taşıyor. Japonya gibi teknolojik gelişmelere yatırım yaparken, Türkiye aynı zamanda genç nüfusunu yüksek katma değerli alanlarda işgücüne kazandırmaya odaklanmalı.

Sonuç: 2030’a Doğru İş Gücüne Stratejik Bakış

Japonya’nın işgücü açığı ve Türkiye’nin genç işsizlik sorunu, işgücü planlaması açısından her iki ülkenin de benzersiz dersler çıkarabileceği bir tablo oluşturuyor. Geleceğin işgücü piyasasında yer almak ve küresel ekonomide rekabetçi kalmak için hem teknolojik yeniliklere hem de nitelikli işgücü gelişimine odaklanılması kaçınılmaz. Japonya’nın yaşadığı demografik zorluklardan ders çıkararak, Türkiye’nin genç işgücü potansiyelini etkili bir şekilde değerlendirmesi, uzun vadede ekonomik sürdürülebilirlik ve büyüme için kritik öneme sahip.