TİAD üyelerinden Haksan Makina Satış Müdürü İsmail Somalı, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nde (MÜSİAD) Makine Sektör Kurulu Başkanlığı’na getirildi. Kendisiyle hem MÜSİAD’taki yeni sorumluluklarını hem de iki dernek arasındaki olası işbirliklerini değerlendirdik. Somalı, sektörde nitelikli personelin yetiştirilmesi için sürekli eğitime işaret etti.
Kısaca İsmail Somalı’yı tanıyabilir miyiz?
1980 yılında İstanbul’da doğdum. Eyüp İmam Hatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra, takım tezgahları sektöründe hizmet veren aile şirketimiz Haksan’da çalışmaya başladım.
İş hayatında sanayi sektörü içinde takım tezgahları alanında 20 yılı geride bıraktım. İş hayatım boyunca çeşitli STK’larda görev aldım. Evli ve dört çocuk babasıyım.
MÜSİAD Makine Komitesine başkan seçildiniz. Bu göreve gelmek için ne gibi roller üstlenmiştiniz?
Bir dönem MÜSİAD Makina Sektör Kurulu Yönetim Kurulu üyeliği, bir dönem de MÜSİAD Makina ve Metal Sanayii Dönüşüm Komitesi Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüm. MÜSİAD 26. Olağan Genel Kurulunda Yönetim Kuruluna seçildikten sonrası MÜSİAD Makina Sektör Kurulu Başkanlığı görevine getirildim.
MÜSİAD’da sektörümüze yönelik hangi konu başlıkları ön plana çıkacak başkanlığınızda?
Bizim yapacağımız çalışmalar için üç kriterimiz var: İstikamet, Bilimsellik ve Uygulanabilirlik…
İstikameti, yani planlarımızın doğuracağı sonuçlar milli-manevi değerlerimiz ile örtüşüyorsa ekonomik olarak ülkemizin kalkınmasına fayda sağlayacak, akla uyguni bilimsel temelli ve hakikatten reel anlamda uygulanabilir bir projeyse “biz varız” diyoruz. MÜSİAD Makine Sektör Kurulu olarak faaliyetlerimizde önceliğimiz Türkiye Makine Sanayisinin sürdürülebilir gelişimi ve uluslararası pazarda söz sahibi olmasıdır. Bu hedef doğrultusunda öncelikli hedefimiz tabiri caizse makine sanayimizin röntgenini çekmek ve doğru ihtiyaç analizini yapmak olacaktır. Sonrasında da gerek karar alıcılar gerekse paydaş STK’lar ile ortak projeler üretip sektörümüze reel çözüm önerileri sunacağız. Hızla değişen teknoloji; ekonomik, sosyal altyapı şartları sektörümüzü de etkilemektedir. Gelişmeleri yakından takip edecek ve ülkemizin sosyal ve ekonomik şartlarına göre uygun modeller çıkararak makine imalatçılarımızın gelişime ve dönüşüme uyumunu sağlayacağız.
Bu yeni dönemde odaklandığınız başlıklar neler?
Yeni dönemdeki temel çalışma başlıklarımız: “Eğitim, İnovasyon ve İhracat” olacak. Öncelikle iş gücümüzün eğitimini sağlayacağız ki inovasyon yapabilecek nitelikli personel sayımız artsın. Nitelikli personel sayımız artarsa ürünlerimizin de niteliği artacak ve ihracat noktasında daha yüksek teknoloji üretip ihraç edebileceğiz. “Yalın Yönetim-Yalın Üretim” de çalışma başlıklarından biri olacak yeni dönemde… Yalın üretim ve yalın yönetim modeli ile işletmelerimizdeki yönetim ve üretim süreçlerindeki zaman, kaynak, işgücü israfının önüne geçilmesi hem üretim kapasitemizi artıracak hem de maliyetlerimizi pozitif yönde etkileyecektir. Buna bağlı olarak sanayide dijitalleşme ile hem üretimde yeni teknolojilerin kullanılması hem de katma değerli ürün üretilmesi sağlanmış olacaktır. Teknoloji, insanlığın tarihsel gelişiminin çok önemli bir sonucudur. Bizler teknolojik imkanları tüketim için değil, mümkün olduğu kadar üretim ve planlama için kullanmalıyız. Bu doğrultuda sektörümüzün teknolojinin tüm imkanlarından maksimum düzeyde fayda sağlaması için kapsayıcı projelere imza atacağız.
TİAD’la MÜSİAD’ın ortak çalışmalarına yeşil ışık yakıyor musunuz?
MÜSİAD Makine Sektör Kurulu olarak sektörümüzdeki tüm paydaş sivil toplum kuruluşları, odalar, dernekler ve eğitim kurumları ile yakın temasta olmaya gayret edeceğiz. Ne kadar fazla istişare yapabilirsek o nispette fazla bilgiye sahip oluruz ve çok daha geniş alt sektör grupları ile temas etmiş oluruz. Dolayısı ile mümkün olduğunca kapsayıcı bir şekilde sektörümüzün, ülkemizin ve kardeş coğrafyaların faydasına olacak geniş katılımlı çalışmaların içinde olacağız. Özellikle takım tezgahları noktasında çok önemli bir misyonu üstlenmiş olan TİAD ile de sektörümüz adına güzel projeler üreteceğimize inanıyorum.
Bu iki kurum bir araya geldiğinde sektörümüzde-sanayimizde neleri değiştirebilir?
Her iki kurumumuzun da derdi ve gayreti “Üreten Türkiye” için… Aslına bakarsanız TİAD üretimin temelinde olan fabrika kuran makinalar diye tabir ettiğimiz takım tezgahları sektörünü temsil eden en güçlü derneğimiz diyebiliriz ve makine üretiminin temelindeki üretim teknolojilerinin de temsilcisi niteliğinde. Geleneksel yöntemlerle ve konvansiyonel tezgahlarla makine imalatı yapan şirketlerimizin verimli ve güncel üretim teknolojileri ile tanışması noktasında her iki dernek ortak çalımalar yürütebilir. Yalın üretim dediğimiz model bizim kadim medeniyet değerlerimizden ve kültürümüzün önemli bir unsuru olan “israf etmemek” ile özdeşleşmektedir. Dolayısıyla üretim safhalarının içindeki zaman, mekan, stok, fire, kalite, işgücü ve enerji gibi giderlerden tasarruf ederek daha verimli bir model ile sektörümüzün üretim yapması hem sektörümüzün katma değerini arttıracak hem de uluslararası arenada daha rekabetçi olmalarını sağlayacaktır. Özellikle talaşlı imalat tezgahlarında yüksek oranda dışa bağımlı konumdayız, bu ürünlerin yerlileştirilmesi konusu da bir hayli önem taşımaktadır.
Bu çalışma yürütülürken halihazırda sistem içerisinde çalışan milli servet niteliğindeki ithal tezgahların verimli kullanım ve bakımları ile ilgili sektörel bilgilendirme eğitimleri de en az yerlileştirme kadar önem taşımaktadır. Buna ilave olarak TİAD Akademi’nin nitelikli eleman ihtiyacının çözümü noktasında güçlü bir laboratuvara sahip olduğunu biliyoruz. MÜSİAD AKADEMİ ve TİAD AKADEMİ olarak ortak bir çalışma içerisinde olabiliriz. Bugün sanayimizin en önemli ve başlıca sorunlarından biri nitelikli personel ihtiyacı… Mesleki eğitim ve gelişim için MÜSİAD ve TİAD, güç birliği yaparak bu alanda güzel örnek teşkil edecek bir proje ortaya koyabilir.
Bu iki kurumun işbirliği için önündeki fırsatlar neler?
Aslına bakarsanız bir önceki soruya verdiğimiz cevapta da bahsetmiştik, “Üreten Türkiye” için faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının temas halinde olması, özellikle sektörel anlamda birbirleriyle ilişkili olanların çalışmaları tercih meselesi değil mecburiyettir. Her bir sektörel STK sorunlara veya çözümlere farklı pencerelerden bakabilir veya yorumlayabilir dolayısı ile bu tip ortak faaliyetler sorunlara farklı pencerelerden bakabilmeyi ve çok yönlü çözüm önerileri hazırlayabilmeyi kazandırır bizlere. Asgari bir ortakta mutabık kalarak ortak faaliyetler yapabilmeliyiz. Az önce de söylediğimiz gibi, bu MÜSİAD Akademi ve TİAD Akademi işbirliği için çok ciddi bir fırsat diye düşünüyorum. Ayrıca TİAD MTM, mesleki yeterlilik noktasında elemanların niteliklerinin belgelendirilmesi ve işgücü kalitesinin standardize edilmesi noktasında örnek alınabilecek bir organizasyon. Ayrıca TİAD üyelerinin ve dolayısıyla TİAD’ın sahip olduğu teknolojik üretim altyapısı da MÜSİAD Makine Sektörü için kıymetli bir birikim olacaktır.